d
TÜİK’in 2021 verilerine göre Türkiye’de 8 milyon 245 bin 124 yaşlı birey bulunmaktadır. Yaşlı nüfusun Türkiye’de son beş yıl içinde % 24 arttığı raporlanmıştır. 2016 yılında yaşlı nüfusun Türkiye nüfusuna oranı %8.3’ iken 2021 yılında bu oranın 9:7’ye yükseldiği belirlenmiştir. Yaşlı nüfusun %64.7’sinin 65-74 aralığında olduğu bulundu. Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı %14.3 olarak hesaplanmıştır. Türkiye’de 561 bin 398 yaşlının tek başına yaşadığı raporlanmıştır (https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Yaslilar-2021-45636) Hemen hemen her ülkede yaşlı nüfusun büyüklüğü, ulaşım, sağlık, sosyal güvenlik, aile yapısı ve kuşaklar arası ilişkiler kamuya ağır yükler getirmektedir. Yaşlılıkla başlayan fizyolojik ve bilişsel değişiklikler, kronik hastalıkların prevelansını arttırarak hastanelerde uzun süreli bakım gereksinimi ve bakım bağımlılığını arttırır. Yaşlı hasta oranındaki artış ile doğru orantılı olarak bu bakımı sağlayacak sağlık profesyonellerine ihtiyaç duyulmaktadır. Yaşlı nüfusun sağlık bakım gereksinimlerinin karşılanması özel bilgi ve beceri gerektiren bir branştır.
Rol Bırakma Teorisi: Bu teoriye göre yaşlı bireyin kaybolan rolleri, bireyin ailesine ve topluma yönelik var oluşuğunu olumsuz etkiler. Yaşlıların toplum içindeki rolsüzlük rollerine ve toplumsal olarak kaybolan statülerine uyum sağlayamazlar. İlişki Kesme Teorisi: Bu teoriye göre yaşlanmak zaman içinde toplumdan zaman içinde uzaklaşma, geri çekilme süreci olarak tanımlanmaktadır. Yaşlı bireylerin fiziksel becerileri azalırken, zaman içinde toplumdan da bir uzaklaşma yaşayarak kendi iç dünyalarına dönerler. Bu durum ek olarak bireyin toplum içindeki rollerini kaybetmesi veya bu rollerin azalması, ile de ilişkili olup, bireyi toplumsal olarak yararlı kılan olanaklarının da zaman içinde azaltır. Toplumsal Değişim Teorisi: Bu teoriye göre gelişim gösteren toplumlardaki yaşlı bireylerin ‘yapabildikleri’ teknolojinin gelişim ve değişim oluşturma hızına uyum sağlayamadığı için olanakları yaşlı olmayan bireyler ile denk olmaz. Bu değişim sonucunda kendisini yenileyemeyen, değişim hızına yetişemeyen veya beklentilerini karşılayamayan bireyler, eski kafalı olarak değerlendirilmektedir. Bu durum ise yaşlı bireyin güvenlik, sevgi, saygı, ait olma, dikkate alınma gibi gereksinimlerini tehdit etmektedir. Halbuki geleneksel özelliklerini kaybetmeyen toplumlarda yaşlılar bilgelikleri nedeniyle tecrübelerinden yararlanılmakta, sosyal olarak statüsü daha yüksek olarak kabul edilmektedir.
Yaşlanma ve yaşlılık dünya ülkelerinin başta toplumsal yapılarını, ekonomileri ve sağlık sistemlerini etkilediği gibi ülkemizde de hızlı yaşlanmadan etkilenen ülkeler arasında gösterilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 18 Mart 2023 tarihinde yayınlanan 2022 Yılı Türkiye Yaşlanma verilerine bakıldığında; 65 yaş ve üzerinin yaşlı nüfus olarak kabul edildiği ve bu kategoride bulunan nüfusun 2017 yılına göre %22,6 artış göstererek 6 milyon 895 bin 385 kişiden 2022 yılı için 8 milyon 451 bin 669 kişiye geldiği rapor edilmiştir. Yaşlı bireylerin popülasyondaki oranına bakıldığında ise 2017 yılında %8,5 olan oranın 2022 yılında %9,9 olduğu tespit edilmiştir (Türkiye İstatistik Kurumu, 2015) . Yaşlılık alanında gerçekleştirilen araştırmalarda yaşlı olarak kabul edilen nüfusun toplam popülasyon içindeki oranının %10,0'u geçmesi durumunda bunun nüfusun yaşlandığının göstergesi olduğu vurgulanmıştır. Ülkemiz de 2022 yılında 65 yaş üstü bireylerin nüfus içerisindeki oranının %9,9 olduğu gerçeği ile yaşlanan nüfus ülkeleri arasında yer almaktadır.
Ülkemizin nüfusu yaşlanan ülkeler arasında gösterilmesi, Yaşlılık kavramı veya olgusunun tanımlanması ile birlikte Dünya Sağlık Örgütünün sağlık tanımından hareketle Yaşlılığa yaklaşım daha kıymetli olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü Sağlığı; “yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması durumu değil, fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik hali” olarak tanımlamaktadır. Yaş alma ile birlikte belirtilen bireylerin fiziksel sağlıkları başta olmak üzere insanlar arasındaki ilişkilerde ve psikososyal yönden gelişmelerinde gerilemeler görülmektedir.
Bu çalışmanın SUARE Projesi ile ortak amacı gütmekte olup; toplumların yaşlı dostu haline getirerek yaşlıların topluma entegre olmalarını sağlayarak izolasyonunu önlemeyi hedef olarak belirlemiştir. Gerçekleştirilecek bu çalışma doğrultusunda hizmet alan yaşlı bireylerin kaliteli yaş alma süreci içerisinde bulunmalarını sağlayarak iyilik hallerini korumayı amaçlamaktadır.
Bu çalışma doğrultusunda yaşlıların fiziksel sağlık başta olmak üzere beslenme, barınma, sosyal alanda destekleyerek toplumsal hayatta yer bulmalarını sağlamak amacıyla yaşlı bireylere, çevresinde yer alan gençlere ve toplumda yer alan kişilere kaliteli yaşlanma süreci konusunda sağlık önerileri sunmaktadır.
İnsan yaşamında artan yaş ile beraber yaşlıların fiziksel sağlığını ve sosyal refahını etkileyen birçok kardiyovasküler hastalık, diyabet gibi hareketsizlikle beraber görülen bulaşıcı olmayan hastalıklar, bilişte ve mental sağlıkta meydana gelen gerileme gibi önemli sağlık sorunları da ortaya çıkmakta ve yaş alma bunlar için bir risk oluşturmaktadır (World Health Organization (WHO), 2015) . Dünya üzerinde geçtiğimiz yirmi yılda meydana gelen yaşlanma oranı ve insan popülasyonundaki artış ile birlikte bulaşıcı olmayan hastalıklardan olan kardiyovasküler hastalıklar ile kanser ve benzeri hastalıklarda ve buna bağlı ölümlerde artışlar meydana gelmiştir. Hareketsiz hayat ve fiziksel aktivitenin olmadığı yaşam; kronik hastalıklar, ekonomik olarak yük ve buna bağlı tüm nedenler ile ilişkilerine bakıldığında zamanla hızlı bir şekilde artan ve son derece önemli olan bir sağlık problemi olarak tanımlanmaktadır. Dünya üzerinde her sene yaklaşık olarak üç milyon üç yüz bin kişinin fiziksel hareketsizliğe bağlı olarak öldüğü ve gerçekleşen ölümlerin altta yatan sebeplerine bakıldığında fiziksel inaktivitenin bu nedenler arasında dördüncü sırada yer aldığı görülmektedir (WHO, 2009) .
İnsanların düzenli olarak fiziksel aktivite de bulunmalarının sağlıklarında inme, kardiyovasküler hastalık, diyabet gibi bulaşıcı olmayan hastalıkları önlemesinin yanında meme kanseri, kolon kanseri benzeri kanser türlerinin de önlenmesi ve tedavisinde de koruyucu bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Düzenli yapılan fiziksel aktivitenin aynı zamanda aşırı kilo alımı sonucunda meydana gelen obezsite ile hipertansiyon gibi diğer bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesine de katkısı olduğu saptanmıştır. Ruhsal yönden bakıldığında yine fiziksel aktivitenin düzenli olarak yapılması ruh sağlığının iyileştirilmesine, demansın başlangıcının geciktirilmesine ve iyi bir ruh hali içinde olmasına katkı sağlamaktadır (Das & Horton, 2012) .
Yaşlanma ile birlikte fiziksel aktivitenin azalması ve buna bağlı risklerinde bitlikte artmasının yanında bu durum aynı zamanda kişilerdeki kas gücünde ve vücut dayanıklılığında azalmaya denge durumlarında bozulmalara, var olan kas kütlesinin kaybına ve bilişsel süreçlerde düşüşler yaşanmasına sebep olabilmektedir. Bu kayıplar da vücudun fonksiyonel bağımsızlığını etkilemektedir (Taylor, 2014) . Yapılan fiziksel aktiviteler özellikle yaşlılıkta sağlığın iyileşmesi üzerine büyük etkileri olmaktadır. Yapılacak her bir farklı egzersiz insan kas gücü, denge, esneklik, vücudun dinç kalması gibi farklı durumları etkilemektedir. Fiziksel aktivite sırasında yapılacak tüm farklı teknik ve hareketler vücudun her bir noktasını ayrı çalıştırdığından vücut üzerinde sağlık açısından inanılmaz etkileri olabilmektedir. Yaşlı insanlarda fiziksel aktiviteler yapılırken aktivitenin şiddetinin de (yüzme, germe egzersizleri, tempolu yürüyüş vb.) sağlık üzerinde önemli etkileri ve faydaları bulunmaktadır. Yapılacak orta şiddetli egzersizlerin özellikle bilişsel işlev, koordinasyon, esneklik, denge ve kas gücünü geliştirici etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler neticesinde yaşlı bireylerde fonsiyonel olarak bağımsızlık düzeyleri de artmaktadır. Fiziksel aktivitesi yüksek kişilerde hastalık ve ölüm riski daha düşüktür. Fiziksel aktivitenin düzenli olması halinde kan basıncında düşme, lipid profillerinde iyileşme ve buna bağlı olarak da hipertansiyon riskinde azalma meydana gelmektedir. Düzenli fiziksel aktivite bireyin bağışıklık sisteminde düzelmeye, var olan hormonal dengesizliklerin düzene girmesine, uykunun kalitesinde bir artışa, kanser inzidansında azalmaya, kemik mineralizasyonunda iyileşmeye neden olmaktadır. Özellikle beyin ve kalbe giden kan akışında bir iyileşme sağlamaktadır. Düzenli egzersiz ile vücutta biriken yağların yakılması sağlanarak obeziteye yakalanma riski azalmaktadır. Fiziksel aktivite türlerinden olan fitness da ağırlık kaldırma ile vücut kemikleri daha dayanıklı bir hale gelmekte ve ilerleyen yaşlarda görülme ihtimali olan kalça kırığı riskini azaltmaktadır.
Fiziksel aktivite kadar beslenme programı da yaşlıların yaşam kalitelerinin korunmasında önem arz etmektedir. Her ne kadar Dünya Sağlık Örgütü yaşlı bireylerde alınacak günlük proteinin yeterli düzeyde olmasının önemli olduğunu belirtse de yaşlılık ile beraber seyreden diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların varlığında karbonhidrat ve lipit alımının sınırlandırılması gerekebilmektedir (WHO, 2023) . İnsanlarda yaşla birlikte çoklu ilaç kullanımı ve kronik hastalıklara bağlı olarak bağırsak hareketlerinde bir yavaşlama görülmektedir. Yine bu durumlardan dolayı fiziksel aktivitede meydana gelen azalma, sıvı kaybının karşılanamaması, beslenme alışkanlıklarında meydana gelen değişiklikler, yine yetersiz beslenme ile birlikte görülen ishal ve kabızlık gibi problemler görülebilmektedir. Yaşlılığa bağlı idrar kaçırması bulunan bireylerde mesanenin boşaltılması için 2 saatte bir tuvalete çıkması sağlanmalı, perine kaslarını güçlendirecek egzersizler öğretilerek sıvı alımı ile ilgili alışkanlıkları düzenlenmelidir. Yine yaşlılık ile birlikte görülen kabızlık durumunun önlenmesi için besin alımlarında özellikle sulu ve posalı yiyeceklerin tercih edilmesi sağlanmalı, tuvalet alışkanlığının düzenli bir şekilde olması için gerekli önlemler alınmalıdır. Gerek görülmesi halinde hekim kontrolünde laktasif ilaçların kullanımı sağlanabilir. Yaşlılık ile birlikte gaita kaçırması mevcut ise yine tuvalet alışkanlığının düzenli olmasının, hijyen ve yaşam tarzı gibi konularda eğitim almasının sağlanması gerekmektedir. Gerekirse bu konuda danışmanlık alması da sağlanabilir.
Fiziksel aktivite, beslenme düzeni ile birlikte uyku düzeni oluşturmak yaşlı sağlığını ve yaşam kalitesini belirleyen bir diğer etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaş ile birlikte bireylerde gün içinde sürekli uykulu olma, uykuya bağlı hareketlerde bozulmalar ve uykuda solunumun durması olarak tanımlanan uyku apnesi gibi bir takım uyku bozuklukları görülebilmektedir. Bu tür bozukluklarda öncelikler var olan uyku şikayetlerinin detaylı olarak alınması ve tanımlanması, bu şikayetlerin süresi, ne zaman başladığı ve bununla beraber görülen başka durumların olup olmadığı süreçleri incelenmelidir. Uyku problemlerinin hafif düzeyde olduğu yaşlılarda özellikle uyku hijyeninin düzeltilmesi ile uyku kalitesi artabilmektedir. Bunu yaparken kişinin uykuda geçirdiği süre kadar uyanık kalması ve bu süreyi de yine ayakta geçirmesinin sağlanması önemlidir. İlaç kullanımı hususunda dikkatli olunmalı ve gerekli görülmesi halinde hekim kontrolünde ilaç tedavisine başvurulmalıdır.
Bireylerde yaşta meydana gelen artış ile beraber buna bağlı olarak kulaklarda işitme kayıpları söz konusu olabilmektedir. İşitme kayıpları özellikle gürültünü çok olduğu ortamlarda belirgin bir şekilde hissedilir. Ayrıca kulakta meydana gelen kulak kiri ile birlikte de işitmede bozulmalar olabilmektedir. Yaşlılarda özellikle işitmeyi kolaylaştırma adına tane tane ve yüksek olmayan ses tonu ile konuşulmalıdır. Yaşlı bireyin konuşma esnasında dudak okuyup okuyamadığına bakılmalı eğer okuya biliyor ise bu şekilde iletişim sağlanmalıdır. Yaşlı bireyler ile iletişimde yüz yüze konuşulmalı ve konuşma esnasında kısa cümleler kurulmalıdır. Yaşlı bireylerle bağırarak konuşmak onların duymasını güçleştirirken aynı zamanda tedirginlik duymasına neden olmaktadır. Bu durumda kurulan iletişimin sağlıklı olmasını engellemektedir. İşitme cihazı kullanımı var ise bu cihaz geceleri çıkarılmalı ve sabunlu su ile temizlenmelidir (Patel & McKinnon, 2018) .
Yaşlı insanların yaşlılığa bağlı olarak ilaç kullanımı oranları diğer popülasyondan daha yüksektir. İngiltere’de 60 yaş ve üzerinde olan bireylerin toplam nüfus ile karşılaştırıldıklarında oranının 1/5 olmasına rağmen kendilerine reçete edilen ilaçların %59’unu kullandıkları, yaşı 70 üzeri olan yaşlıların ise 5 ve üstünde ilaç kullandıklarının saptandığı belirtilmiştir (Milton, Smith, & Jackson, 2008) Yapılan bir sistematik çalışmada Türkiye’nin farklı illerinde ikamet eden yaşlıların ilaç kullanma durumları belirlenmiştir. Yapılan istatistiki çalışmada kişi başı 3,25 ortalama ilaç kullanım sayısı elde edilmiştir. Ayrıca yaşlı bireyler ile yapılan görüşmelerde kişilerin kullandıkları ilaçlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları, reçetesiz ilaçlarının olduğu (%14’ünde) ve kendilerine verilen reçetelerin de uygun yazılmadığı, ilaç kullanımı sonrası birçoğunda yan etkilerin oluştuğu tespit edilmiştir (Akıcı, 2006) .
Yaşlı insanların yaşlılığa bağlı olarak ilaç kullanımı oranları diğer popülasyondan daha yüksektir. İngiltere’de 60 yaş ve üzerinde olan bireylerin toplam nüfus ile karşılaştırıldıklarında oranının 1/5 olmasına rağmen kendilerine reçete edilen ilaçların %59’unu kullandıkları, yaşı 70 üzeri olan yaşlıların ise 5 ve üstünde ilaç kullandıklarının saptandığı belirtilmiştir (Milton, Smith, & Jackson, 2008) Yapılan bir sistematik çalışmada Türkiye’nin farklı illerinde ikamet eden yaşlıların ilaç kullanma durumları belirlenmiştir. Yapılan istatistiki çalışmada kişi başı 3,25 ortalama ilaç kullanım sayısı elde edilmiştir. Ayrıca yaşlı bireyler ile yapılan görüşmelerde kişilerin kullandıkları ilaçlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları, reçetesiz ilaçlarının olduğu (%14’ünde) ve kendilerine verilen reçetelerin de uygun yazılmadığı, ilaç kullanımı sonrası birçoğunda yan etkilerin oluştuğu tespit edilmiştir (Akıcı, 2006) .
GERİATRİDE EN SIK GÖRÜLEN SAĞLIK SORUNLARI VE KORUYUCU REHABİLİTASYON EGZERSİZLERİ
Ali Osman Çınar (Fizyoterapist)
Dünya Sağlık Örgütü, biyolojik açıdan yaşlanmayı “moleküler ve hücresel hasarın kademeli olarak birikmesi sonucunda fizyolojik yedek kapasitede ve genel olarak bireysel kapasitede azalma ile birçok hastalığın ortaya çıktığı ve ölüm riskinin arttığı durum” olarak tanımlamaktadır. Yaşlılık sınırı olarak genellikle 65 yaş kabul edilmektedir (1).
Yaşlı birey denildiğinde; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) belgelerinde çoğunlukla 65 yaş ve üzeri dönemdeki bireyler (2) ve Birleşmiş Milletler (BM) belgelerinde 60 yaş ve üzeri dönemdeki bireyler incelenmektedir (3). Bu tanımlar çoğunlukla kronolojik ve fizyolojik açıdan yaşlı bireyleri diğer yaş gruplarından ayırmaktadır. Bu tanımlara ek olarak yaşlılığın sosyolojik, ekonomik vb. açılardan da tanımları yapılmaktadır.
Türkiye’de yaşlı bireylerin toplam nüfus içindeki payı artmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkemizde 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla 8 milyon 245 bin 124 yaşlı birey yaşamaktadır (4). Yıllar içindeki değişim Tablo 1’de sunulmuştur. Aralık 2021 dönemi itibarıyla 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payı %9,7 olmuştur (4). Değerin 1945 yılında %3,4 olduğu bilinmektedir (4).
Tablo 1. Seçilmiş yıllarda yaşlı nüfusun on yıllık dilimlerde toplam nüfus içindeki payındaki değişim (1945-2021) (4, 5)
TÜİK verilerine göre; 2021 yılı için aşağıda yazılı olan cinsiyet temelli bazı bilgiler olarak öne çıkan istatistikler olarak (4):
Türkiye’de 60 yaş ve üzeri grup için yapılan değerlendirmeye göre; kadın nüfusun toplam nüfus içindeki payı 60-74 yaş grubunda %52,3 ve 90 yaş ve üzeri grupta %73,2’dir (6).
Yaşlı erkekler bitirilen tüm öğrenim düzeyleri açsından yaşlı kadınlara göre daha iyi durumdadırlar.
Erkeklerin %16,8’i ve kadınların %4,6’sı iş gücüne katılmaktadır. Toplamda katılım payı %10’dur.
Erkek yaşlılar kadın yaşlılardan daha yüksek sıklıkta internet kullanmaktadırlar (%40,0 ve %25,9).
Yaşlı bireylerin yaşamdan memnuniyet durumu %56,2’dir. Erkeklerin %51,2’si ve kadınların %60,1 yaşamdan memnun olduklarını ifade etmektedirler. En sık belirtilen mutluluk kaynağı “aile” olmuştur.
KAYNAK:
1. Türkiye Yaşlı Sağlığı Raporu: Güncel Durum, Sorunlar ve Kısa-Orta Vadeli Çözümler. Karan MA, Satman İ (Editörler). Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Türkiye Halk Sağlığı ve Kronik Hastalıklar Enstitüsü Yayın No: 48569, İstanbul 2021.
2. WHO, Western Pacific Ageing and health https://www.who.int/westernpacific/health-topics/ageing.
3. UN, International Day of Older Persons 1 October https://www.un.org/en/observances/older-persons-day
4. TÜİK, İstatistiklerle Yaşlılar, 2021 https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Yaslilar-2021-45636.
5. https://www.aile.gov.tr/media/115108/eyhgm_istatistik_bulteni_temmuz2022.pdf pp 73 92
6. TÜİK, İstatistiklerle Kadın, 2021 https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Kadin-2021-45635
Yaşlılık Dönemi Sağlık Sorunları
Yaşlılar, çok sık hastalanmakta, fazlaca kronik rahatsızlık sorunları yaşayabilmektedir. Bu tür kronik rahatsızlıklar sürekli ve yavaş ilerleyen tam olarak iyileşmeyen sonuç olarak sakat bırakan kişisel ve ekonomik sorunlara yol açan ve enfeksiyon görülmeyen hastalıklardır (1). Küresel olarak sık görülen kronik hastalıkları arasında; kalp hastalıkları, hipertansiyon, inme, astım, kronik bronşit-amfizem, kanser, diabetes mellitus, artrit yer almaktadır (2).
Ülkemizde yaşayan yaşlıların %70-90’unda kronik rahatsızlıklar görülmektedir. Yaşlılarda kronik rahatsızlığın ortaya çıkması, bakım ihtiyacının ortaya çıkması anlamına gelmektedir (3).
Yapılan çalışmalar, ülkemizde yaşayan yaşlıların %90’ında bir, %35’inde iki, %23’ünde üç, %15’inde 4 tane ve daha fazla sayıda kronik rahatsızlık olduğunu ortaya koymuştur. Bu kronik rahatsızlıkların daha çok göz, işitme ve ortopedi ile ilgili olduğu belirlenmiştir. Yaşlı bireylerde görülen rahatsızlıkların büyük bir kısmı erken teşhisle önlenebilir bu nedenle koruyucu sağlık hizmetlerinin rolü önemlidir (4).
Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre ülkemizde, boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2010 yılında 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusta obezite oranı %22,9 iken bu oran 2019 yılında %29,0 olmuştur, yaşlı nüfusun obezite oranı cinsiyete göre incelendiğinde, ise, yaşlı erkeklerde bu oran 2019 yılında %19,9, yaşlı kadınlarda ise %36,2 olduğu saptanmıştır (5). Bu oranlar dikkate alındığında yaşlanmayla birlikte bireylerde hareket kabiliyetlerinde azalma ve egzersiz toleransında azalma görülmektedir. Bu durumda ileri yaşlı bireylerde sağlık sorunlarının oluşmasında ya da sağlık sorunlarındaki semptom artışına, artmış vücut kitle endeksleri, uyku problemleri, düşme sebep olmaktadır.
Yaşlıların gece uykusundaki kalitenin bozulması gün içerisinde bir takım sorunlara yol açabilmektedir. Bunlar; gündüz aşırı uyku hali, yorgunluk, kaza ve düşme riski, dikkat, konsantrasyon ve bilişsel işlevler konusunda performansın düşmesidir (6). Düşme yaşlılarda büyük bir tıbbi sorun ve önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşlılarda düşme sonucu ölüm ve yeti kaybı oldukça yüksektir. Yaşlılıkla birlikte kişilerde görme ve işitmede sorunlar, denge ve koordinasyon sorunları ve güç kaybına bağlı olarak düşme vakaları gerçekleşmektedir. Yaşlılar için düşmeye sebep olan sorunların belirlenmesi, bu sorunların ortadan kaldırılması, rehabilitasyonun sağlanması, ev içerisindeki düzenin yaşlılar için düzenlenmesi oldukça önemlidir (1).
2016 verilerine göre Türkiye’de yaşlılarda en çok görülen hastalıklar başlıca olarak:
Hipertansiyon
Bel bölgesi problemleri
Boyun bölgesi problemleri
Osteoartrit
Romatoid artrit
Ankilozan spondilit
Kırık (düşme)
Diyabet
Kalp yetmezliği
Ateroskleroz (damar sertliği)
Astım
KOAH
Osteoporoz
Üriner inkontinans ( mesane problemleri )
Prostat kanseri
Kronik böbrek yetmezliği
Depresyon
Miyokart Enfarktüs (kalp krizi)
Alzheimer
Obezite
İnme
Parkinson
Multiple Skleroz
Görme problemleri vb.
65 yaş üstü bireylerde görülen bu hastalıklar ve semptomların önlenmesinde, ilerlemenin yavaşlatılmasında ya da rehabilitasyon sürecinde fizyoterapi ve rehabilitasyon olarak multidisipliner bir yaklaşım ile doktor kontrolünde yapılması önerilmektedir.
Paylaşılan bilgiler bilgilendirme amaçlı olup egzersizler kişiye özgü ayarlanmalı ve muhakkak doktor kontrolü ve fizyoterapist eşliğinde yapılması gerekmektedir. Önerilen egzersizler genel olarak bilgilendirme ve örnek olması açısından paylaşılmaktadır.
KAYNAK:
Dağ E. Halk Sağlığı Bakış Açısıyla Yaşlılık, Yaşlılık Sorunları Ve Sendromları Tam Metin Kitabı. III. International Health Science And Life Congress, 04-06 June 2020 Burdur/TURKEY.
Aslan D, Koç E, Çolaklar M. Yaşlıların Sağlık/Hastalık Durumlarının Toplum Sağlığı Açısından Değerlendirilmesi. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2018; 21(2): 29-48.
Özkul M, Kalaycı I, Aslan A. Yaşlılık ve Kadın Sorunlarını Toplumsal Sermaye Perspektifinden Düşünmek. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017, 27: 366-386.
Doç. Dr. Kenan TAŞTAN
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği AD, Erzurum
Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre yaşlılık, kişinin işlevsel kapasitesinin azaldığı ve yaşam kalitesinin etkilendiği bir dönem olarak tanımlanır DSÖ’nün yaşlılık tanımı, biyolojik yaş yerine kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığına, bağımsızlığına ve toplumsal katılımına dayanır. Bu tanım, yaşlılık sırasında işlevselliğin korunmasının ve yaşlı bireylerin sağlıklı ve aktif bir yaşam sürdürebilmelerinin önemini vurgular.
Yaşlılık sınırları ülkeden ülkeye ve kültürden kültüre farklılık gösterebilir. Genellikle 65 yaş ve üzeri yaşlı olarak kabul edilir, ancak bu sınırlar değişebilir. DSÖ yaşlılık tanımı, yaşın yanı sıra yaşam kalitesi, bağımsızlık ve işlevsellik gibi daha önemli faktörlere odaklanır. Bu nedenle yaşlı bireylerin yaşam süreleri boyunca sağlıklı ve bağımsız bir şekilde yaşamalarını teşvik etmek için önemlidir.
Yaşlılık döneminde sağlığı korumak ve yaşam kalitesini artırmak için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar, bunlar:
Dengeli Beslenme: Düşük tuzlu, düşük şekerli ve düşük yağlı bir diyet benimsemek önemlidir. Bol miktarda meyve, sebze, tam tahıllar, balık ve protein kaynakları gibi sağlıklı gıdalar tüketilmelidir. Su içmeye dikkat edilmelidir, çünkü yaşlılar susuzluğu daha hızlı hissedebilirler.
Fiziksel Aktivite: Yaşlılık döneminde de yaşa uygun düzenli fiziksel aktivite sürdürmek önemlidir. Yürüyüş, hafif aerobik egzersizler, yoga gibi aktiviteler sağlığı destekler.
Periyodik Sağlık Muayenesi: Yaşa, cinsiyete ve risk faktörlerine uygun olarak yapılan muayene usulüdür. Özellikle yaşlılık döneminde düzenli doktor kontrolüne gitmek sağlığın takip edilmesini sağlar. Kan basıncı, kolesterol seviyeleri ve diğer sağlık göstergeleri düzenli olarak izlenmelidir.
Aşılama: Yaşlılarda grip aşısı ve influanza aşısı uygun mevsimlerde düzenli olarak yaptırılmalı ve bu konuda bilgilendirilmelidirler.
Mental Sağlık: Zihinsel aktiviteler yaşlıların beyin sağlığını destekler. Bulmaca çözmek, kitap okumak, hobi edinmek gibi aktiviteler zihinsel zindeliği artırabilir. Sosyal ilişkileri sürdürmek de ruh sağlığını koruma açısından önemlidir.
Uyku Kalitesi: Kaliteli uyku alışkanlıkları geliştirmek, yaşlılar için önemlidir. Rahat bir uyku ortamı oluşturmak ve düzenli uyku saatleri belirlemek yardımcı olabilir.
Stres Yönetimi: Stresi azaltmak için meditasyon, derin nefes alma egzersizleri veya yoga gibi stres yönetimi teknikleri kullanılabilir.
İlaçların Düzenli Kullanımı: Eğer reçete edilen ilaçlar varsa, doktorun önerdiği şekilde düzenli olarak kullanılmalıdır. İlaçların yan etkileri ve etkileşimleri hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
Düşmeye Karşı Önlemler: Yaşlılar düşmelere karşı daha hassastır. Evde düşme riskini azaltmak için kaymaz zeminler, el tutunma sapları ve iyi aydınlatma gibi önlemler alınmalıdır.
Sigara ve Alkol: Sigara içmekten kaçınılmalıdır ve alkol tüketimi sınırlanmalıdır. Sigara ve aşırı alkol kullanımı sağlık sorunlarına neden olabilir.
Bağışıklık Sistemi Koruma: Bağışıklık sistemi sağlığını korumak için dengeli beslenme, yeterli uyku ve düzenli egzersiz önemlidir. Ayrıca grip ve zatürre gibi enfeksiyonlara karşı aşılar da düşünülmelidir.
Yaşlılık döneminde sağlığı korumak için bu önerilere dikkat etmek, yaşam kalitesini artırabilir ve sağlıklı bir yaşam sürdürmeye yardımcı olabilir. Ancak her birey farklıdır, bu nedenle özel sağlık koşulları veya ihtiyaçlarına göre doktor önerilerine uymak önemlidir.
YAŞLILARDA FİZİKSEL HAREKETLER
Resim 3. Kalçadan Yürüyüş Hareketleri
Resim 5. Kol Kaldırma Hareketleri
Resim 8. Yan Taraflara Eğilme Hareketleri
Kaynak: Soygüden, Aydoğan, Cerit, Emrah (2015). Yaşlılar İçin Egzersiz Uygulamalarının Önemi, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 8, Sayı 1, Haziran 2015, ss. 197-224